YORGANCI

Meslekler - 29.07.2007 - 01:20

Değişen teknolojiyle birlikte üretilen yeni tekstil ürünleri daha uygun fiyatlı daha kolay kullanımı olan yorganlar üretmeye başladıktan sonra yorgancılık mesleği de giderek kaybolan meslek grupları arasında anılıyor.

Geçmişten bugüne dek süren yorgancılık mesleğinde Türkler binlerce yıla üç kıtaya uzanan kültürleri ile, birbirinden farklı, birbirinden güzel ama çoğu dünyaca pek bilinmeyen birçok el sanatının mimarı ve uygulayıcısı olmuşlardır.
Yorgancılık, doğanın tüm canlılığının; en çarpıcı renklerinin, çiçeklerinin, kuşlarının hayranlık uyandıran motiflere dönüşerek odalara yansıtıldığı bir sanat dalı olmuş ve onu yaşatan sanatkarlar da oldukça azalmış, yok olmaya doğru gitmeye başlamışlardır. Yorgancılık Geçmişte en itibarlı mesleklerden biriydi. Bu sanatın ustaları saraylarda, konaklarda, itibar gören, aranan insanlardı. Hatta , belki de tarihin en göz kamaştırıcı düğünlerinden biri olan ve 52 gün 52 gece süren şenlikleri ile nam salan, III. Murat'ın şehzadelerine yaptığı sünnet düğününde de Sultanın önünde yapılan resmi geçide hak kazanan sanatkarlardandı. Şehzadelerin sünnet yataklarına serilmiş, günlerce el emeği ve göz nuru döktükleri yorganları ile övünüyorlardı. Ancak, yalnızca saraylar, konaklar, padişah düğünleri ile kısıtlı değildi onların yeri. İster zengin, ister yoksul olsun, her ailenin bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağı sanatçılardandı onlar.

“ Ustalar azaldıkça bu meslek yok olmaya yüz tutuyor”

Ankara’nın Polatlı ilçesinde 1 yıldır yorgancılık yapan 24 yaşındaki Mehmet Ünal, 3 yıl önce öğrendiği yorgancılık sanatını farklı yerlerde icra ettikten sonra Polatlı’da bir dükkan açarak kendisini geliştirmiş. Yaptığı işin bir sanat olduğuna inanan Ünal, bu mesleğe geceli gündüzlü çalışarak kendisini adamış. Ünal, yorgancılık mesleği ustalarının azalmasından yakınıyor. Giderek yok olan meslekler arasına giren yorgancılığın hazır yorganlara duyulan taleple bir çıkmaza girdiğini söyleyen genç yorgancı, yün yorganın ilçemizde hala talep edilen bir ürün olduğunun altını çiziyor. Mehmet Ünal; kendi işinde çalışmanın rahatlığını düşündüğünden bu mesleği seçtiğini söylüyor. Bu meslekle, geleceğe yönelik planlarında bir aile geçindirecek rahatlığa sahip olacağını düşünen Ünal, bu işe 21 yaşında başladığını hayatın insanları ne noktaya getireceğinin hiç belli olmadığını vurguluyor. İpek kumaştan parlak renklerle yaptıkları yorganlara istedikleri şekilleri verebildiklerini söyleyen Ünal, 4m 60cm kumaşın ortasını dikerek çalışacakları boyutu 2m 30cm’e düşürdüklerini, kumaşları düzeltip, üstünü iplerle işaretleyip pergelle çizim yapıp işlemeye başladıklarını söylüyor. Tüm bu işlemleri tek başına yapan Mehmet Ünal, müşterilerin belli modelleri istediklerini söylüyor. Modeller ağır işlemeli motifler ve daha hafif işlemeli motifler olarak tanımlanıyor. Model kitaplarındaki yorganların aynısını yapabilmek tamamen bir sanattır diyen yorgancı, yorganların üstüne işleme yapmanın tablo yapmaktan daha zor olduğunu dile getiriyor.

“ Ressam olmak değerli de yorgan işlemek değersiz mi?”

Mehmet Ünal, daha önceden yorgancıların ipek kumaşa işledikleri modelleri kendi hayal dünyalarından hareketle yaptıklarını söylüyor. Zaman içinde işlenen motiflerin insanlar tarafından tanınmasıyla model kitaplarının çıktığını belirtiyor. Bülbül, yelpaze, kelebek, çerçeveli gül gibi çok çeşitli motiflerin yapılabildiğini söyleyen Ünal, hazır yorganlara göre ücretlerin daha ucuz olduğunu söylüyor. El emeğinin hakkı verilmiyor diyen yorgancı bu işin çok para kazandıran bir iş olmadığını söylüyor. “ Yün yorgan yazın terletmez, kışın üşütmez ” Mehmet Ünal; Polatlı halkının yün yorgana ilgilerinin ne çok fazla ne de çok az olduğunu söylüyor. Büyükşehirlerde el emeği yorganlara ilginin daha az olduğunu belirtiyor. Yünün belli bir zamandan sonra yıkanması gerektiğinden insanlara zor geldiğini belirten Ünal, kış mevsiminde yün yorganda uyumanın ayrı bir keyfi olduğunu düşünüyor. Yorgancılık mesleğinin devlet tarafından desteklenerek gelecek kuşaklara taşınabileceğine inanan yorgancı, yorgan ustalarının artık kalmamasından ötürü mesleğin son bulabileceğini söylüyor. Ünal mesleğe olan hevesinin kırılmasını şu cümlelerle anlatıyor.“ Yorgancılığa başladığım yıllarda bir sanatçı gibi hissediyordum kendimi ancak Türkiye’de el emeğine değer verilmemesi benim şevkimi kırdı. Çok paralar harcayarak gereksiz şeyler alan birçok insan el emeği verilerek hazırlanmış bir ürün alırken indirim yaptırmak için çok ısrarcı oluyorlar. İşçiliğimizin hakkını alamıyoruz.

" Müşteriyle birebir iletişim kurmanın zorluklarla karşılaşmalarına neden olduğunu söyleyen Mehmet Ünal, yine de

“ müşteri ne derse haklıdır” mantığının her zaman geçerli olduğunu söylüyor. Mehmet Ünal, hayatının büyük bir zamanını bu işe ayırıyor. Sabah erken saatlerde çalışmaya başlıyor, gece geç vakitlere kadar çalışıyor. Gelecek planları arasında çok büyük hayallere yer veren Ünal, bir insanın mesleğini severek yaparsa mutlu olabileceğine inanıyor. Ünal, çok para kazanmak için sevemeyeceği bir işi yapamayacağını belirtiyor.

0 Responses