SOLAK CEZVECİSİ

Bakırcılar arastası bugün dahi otantik ve orijinalliğini koruyan ender sokaklardandır Ünye’de. Bu güne kadar tam olarak yazılamamış buradan gelmiş geçmiş renkli kişilikler ve sanatkarlar ortaya konulmamıştır. Bilinen tarihi çok eskilere dayanan sokağın biz ancak yüzyıl öncesine kadar gidebilmekteyiz.

Sağlam bilgiler ise otuzlu yıllarda başlamaktadır. 1925 yılında Yunanistan’la Türkiye arasında yapılan insan değişimine kadar (Mübadele) bu sanat Ünye’de Rumların elinde idi. Rumlar Müslüman yerli halktan mesleği öğrenmesinler diye yanlarına çırak bile almazlardı.

Bu diğer mesleklerde de öyleydi, çömlekçilikte demircilikte, fırıncılıkta, aklınıza ne gelirse hep onlar yaparlardı. Arada bir istisna olurdu yerli halktan birileri bir yerde bir mesleği öğrenirdi. Bakırcılık da böyle oldu. Rumlar gidince Ünye beş sene kendine gelemedi her şey çöktü.

Gelenler Yunanistan ovalarından köylerinden gelmiş çiftçilikten başka bir şey bilmeyen insanlardı. Karadeniz’in iç kısımlarında veya Anadolu’’nun diğer bölgelerinde Karadeniz sahilindeki il ve ilçelerde bu boşluğu gören Ermeniler gelip Ünye’ye ve diğer yerlere yerleşerek mesleklerini yerli halka öğrettiler. Bunlardan Ünye’ye gelen bakırcı ustaları da vardı Otuzlu yıllara gelindiğinde Ünye de yerli halktan artık her konu da usta yetişmişti.

Bu boşluğu görüp Sivas’ın Suşehri’nden beş cocuğu ile kalkıp Ünye’ye gelen Karakin Ustanın babası meşhur Sobacı Mıgırdıç Usta da bunlardan biridir. Mıgırdıç usta Ünye’de ilk sobayı yapmış daha sonra ondan bu mesleği ollu Murat Usta ve Karakin Usta devralmışlardır.

Bakırcılık ve Bakırcılar Arastası en verimli yılarını atmışlı yıllardan doksanlı yıllara kadar yaşamış doksanlı yıllardan sonra bakıra azalan ilgi ile gerilemiştir.. Plastik, alüminyum, teflon ve benzeri kaplar bakıra olan ilgiyi azaltmıştır. Buna rağmen bakırcılar ve arastası günümüze ulaşan tek meslek ve sokaktır.

Diğer meslekler ve arastalar birer birer yok olmuşlar zamana yenik düşmüşler sokakları bile yıkılarak ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan biri de Çapulacılar ve Ayakkabıcılar arastasıdır. Arasta, ayni meslekten oluşan dükkanların yan yana veya karşı karşıya bulunduğu sokağa verilen isimdir.

Bakırcılar Arastasında efsane olan isimlerden biri de “Bakırcı Mıngıç”tır. Asıl adı İsmail Türkmen’dir. Bakırcılığı ustası Arap Hasan’dan öğrenmiş, ustasını da geçmiş kendini yenileyerek, geliştirerek bu meslekte bir efsane olmuştur. Vurduğu her on çekiçten birinde bile milimetrenin binde bir kadar bir sapma olamayacak şekilde sanatını uzun yılar icra etmiştir. Dergide resmini gördüğü veya bir anlık gördüğü bir eşyayı ezbere orijinali kadar milimetrik şekilde yapacak kadar mesleğinde başarılı olmuş ve birçok yeniliğe imzasını atmıştır.


Mıngıç’ların Bakırcılar Sokağındaki dükkanları

Şimdi hayatta olmayan Mıngıç Ismailin oğullları Ahmet ve Hüseyin babalarının mesleğini sürdürmektedirler. Onlar da babaları kadar bu meslekte ileri ve yenilikçi olmuşlardır. Ünye Turizm festivallerinde açtıkları standlarda sergiledikleri el emeği ürünlerle beğeni toplamışlardır.

Dükkanda çalışırken bulduğum kardeşler bir yeniliğe daha imzalarını atmak üzereydiler. Zamana zor direnen bakırcı dükkanının bir tarafına cam kap kacak, bir tarafına alüminyum ve çelik tava tencere koymuşlar ayakta kalma savaşı veriyorlar. Duvarda asılı duran tamamen el işi kapaklı bakır börek tavası bana evimizdeki çocukluk günlerimi hatırlat. Pahalı diye satılmıyor dedi Mıngıç’ın oğlu Ahmet, herkes ucuz teflon tava alıyor, işimiz her geçen gün eriyor ayakta kalma savaşı veriyoruz dedi

Bakırcı örsünün üzerinde dövdüğü ufacık şeyin ne olacağını sordum, çekiç darbeleri ile form vermeye çalışıyordu bakıra.

Solak cezveleri (sağda) ve normal cezveler

-Solak Cezvesi yapıyoruz dedi.

Cezvenin solağı da mı olurmuş? Dedim ama anlatınca şaşırdım. Sol elini kullananlar için cezve de kahve yapıp fincana boşaltmak gerçekten zor, isterseniz bir deneyin. Böyle bir cezvenin bu güne kadar bir yerlerde yapıldığına dair bir bilgiye de rastlamadım.

-Nerden böyle bir şey düşündünüz, diye sordum

-Babam böyle yenilikleri seven bir insandı, çok uzun yıllar önce çocukken onlar konuşurlarken duymuştum, bir müşterimiz de isteyince yapmaya karar verdik. Ünye’de bir ilk belki de Türkiye’de bir ilktir, araştırmak lazım. Bu kadar ince ve hassas ruhlu bakırcı ustası duygulandırdı beni. Bir kere daha anladım ki sanatkar olmak ve hele o mesleği severek yapmak güzel bir iş. Cezve konusunda o kadar çok şey anlattı ki bana Mıngıç Ahmet, şaşırdım kaldım. Bir fincanlık cezve iki fincanlık cezve fincana göre cezve milimetrik cezve ölçüsü veren müşteriler, cezve deyip geçmeyin. Bir dahaki sefere birde cezve yazarız.

Solak Cezveleri henüz yapım aşamasında

Solak cezvesisin farklı tarafı sapı. Sağlak cezvesinde sap sağ elle tutulduğu zaman cezvenin ağzı sola bakar. Solak cezvesinde ise sap sol elle tutulduğunda cezvenin ağzı sağa bakar yani cezve sapsız hem sağlak hem solak içindir sap takılırken iş değişir. Karıştırdınızsa resimlere bakın.

Babası gibi yenilikçi olan Ahmet Mıngıç ve kardeşi Hüseyin Mıngıç babalarından devraldıkları mesleği sürdürmek için çaba sarfetmektedirler. Bakırcılar Arastası geleneğini yaşatmaya çalışmaktadırlar.

Ünye dışında oturup bir gün yolu Karadeniz’e düşenler Ünye’den geçerken burada bir mola verip Mıngıç’lara misafir olsunlar hem bu otantik sokağı gezsinler hem de demli bir esnaf çayı içsinler arastada, isterlerse bir de ya sağlak veya solak cezvesi alsınar Ünye hatırası olarak. Benden de selam söylesinler Mıngıçl’ara. Karnınız aç ise bir de Ünye Pidesi ısmarlasınlar size, köşebaşındaki pideciden.

Ünye.2006. Temmuz
Fotoğraflar: İbrahim GÜRKAN

0 Responses