GAZİANTEPLİ ELEKÇİLER HALA UNLARINI ELEMEDİ
GAZİANTEPLİ ELEKÇİLER HALA UNLARINI ELEMEDİ
Gaziantep Bakırcılar çarşısının bittiği yerde Külekçiler Çarşısı başlar. Tarihi külekçiler çarşısında dükkan vitrinlerine en çok yansıyan ağaç yapımı eşyalar. Ağaç eşyaların arasında da elekler en çok göze çarpan ürünler. Külekçiler çarşısında Abdulkadir Güney 30 yıldır ununu eleyip, eleğini asmamış. İnsanlara elek yapıyor.
Eskiden köylerden şehre yoğurtları taşımak için tahtadan yapılmış, külek kullanılırmış. Öyle ki bu küleklerde taşınan yoğurdun hem tadı güzel olurmuş, hem de ağaç küleğin suyunu çektiği için yoğurt kalıp kalıp olurmuş.. Yoğurt taşıma ihtiyacını karşılamak için yapılacak külek ihtiyacını karşılamak için onlarca usta yetişmiş. Ustaların toplandığı bu tarihi çarşıya da Külekçiler Çarşısı denilmiş. On iki eylül ihtilalinden sonra Külekle yoğurt taşımak yasaklanınca Külekçilerim kimi mesleği bırakmış kimi başka alanlara geçmiş.
Eskiden Külekçilik yapan Abdulkadir Güney, Küleğin yasaklanmasından sonra elekçiliğe başladığını söylüyor.
Yedi kardeş olduklarını belirten Güney, bir kız kardeş haricinde altı erkek kardeş olarak ustalarının yanında çıraklık yaptıklarını, diğer kardeşlerinin bu işi yapmadıklarını, bu meslekte kendisinin kaldığını söyledi.
Yanında çalışan iki çırağın olduğunu onların ise mesleği öğrenmek değil okul harçlığı biriktirmek için geldiklerini belirtiyor. Her gün kendisine gelen çocukların “Çırak lazım mı?” diye sorduğunu. “Lazım” diyince de “Haftalık ne kadar” diye sorarak çocukların meslek öğrenmeye değil harçlık için yanına geldiklerini belirtiyor.
Tarihi külekçiler çarsında şimdilerde elekçilikle uğraşan üç usta kalmış. Güney elekçik denilince Gaziantep’te Garip, Aşiret olarak adlandırılan Çingenelerin akla geldiğini, ama kendilerinin bu işi meslek olarak yaptıklarını belirtiyor. Köyleri dolaşan gariplerin kalbur olarak deriden yapılan elekleri yaptıklarını seri üretim yapamadıklarını kendilerinin ise bu işi seri yaptıklarını belirtiyor.
Bazıları eleğe un elemede kullanılan bir alet olarak bakıp geçebilir. Ama bazı yerlerde elek, kuyumcuların terazisinden daha hassas ölçümlerde kullanılıyor.
Elek almak için Şanlıurfa’dan gelen bir müşteri bir mercimek eleği istiyor. Ancak mercimek eleğinin saç gözeneklerini dakikalarca ölçüyor. Aradığı elek 3.25 kalınlığında bir elek. Bu büyüklükteki elek TSE ye uygun mercimeğin tespitine yarıyor. Mercimek alımı yapanlar bir kamyon mercimekten numune alarak elekten geçiriliyor. Üste kalanlarla alta kalanlar karşılaştırılıyor. Ona göre fiyat müşteriye fiyat veriliyor. Şanlıurfa’dan gelen mercimek tüccarı, elekteki bir milim farkın bir kamyonda beş yüz milyon liralık fiyat farkına sebep olabileceğini söylüyor.
Tarihi külekçiler çarşısında yüz elli yıllık bir dükkanda elek üretip elek satan Abdulkadir usta çok sayıda elek çeşidinin var olduğundan bahsediyor. Öyle ki elek çeşitleri “ un eleği, Buğday eleği, mercimek eleği, Fasulye, mısır eleği, fıstık eleği, fıstık içi eleği…” olarak uzayıp gidiyor. Gözeleri en ince elek ise Gaziantep’in meşhur baklava ununu elemek için kullanılan elekler olduğunu öğreniyoruz.
Elekçiler eleğin yanında davul kasnağı yapıyorlar. Yine kuruyemişçilerin önlerinde dışına güzel kumaşlar geçirilmiş içine kuru yemiş konulan, büyük bir çuval görünümündeki kutuları da yapıyorlar. Devasa görünümdeki kuru yemiş çuvalları hem güzel görünüyor hem de içinde az kuru yemiş olmasına rağmen çok gibi gösteriyor.
İyi bir elek nasıl olur sorumuza ise “ eleğin iyi **** kötü olma yönünden çok iyi **** kötü kullanımından bahsediyor. Özelikle naylon gözenekli eleklerin tel gözenekli elekten sağlam olduğunu ancak bunu bilmeyenlerin elekle mısır patlatmaya başladığını, bu sebeple eleğin yandığını söylüyor. Eğer bir elek doğru kullanılırsa bir aileye ömür boyu yeter.
Gaziantep’te elekçilik yapmak o kadar kolay değil. Eleklerin telleri fabrikalardan gelirken, ağaç olan kasnağı Karadeniz’den geliyor. Abdulkadir usta eleğin gürgen ağacından yapıldığını onunda Karadeniz’den geldiğini belirtiyor.
Birkaç dakikada bir eleği kullanılır hale getirebilen Abdulkadir usta, elek yapımında estetiğe de önem veriyor. Usta elekçinin ağacın budağını içe getirmesi gerektiğini yoksa müşterinin eleği beğenmeyeceğini vurguluyor.

Külekçiler çarşısında üretilen elekler Gaziantep ve bölgedeki illere toptanda gönderiliyor. Ancak uzak yerleşim yerlerine gönderilmesi zor. Eleğin fiyatı ucuz (normal elek 2 YTL) kapladığı hacim geniş olduğu için maliyet yükseliyor. Bu yüzden uzak diyara gönderilemiyor.
Eleğin emeğinin çok kendisi ise ucuz. Eskiden elek yapmak daha da zormuş. Külekçilik bitikten sonra elek işine geçen ustalar eleğin sacını bulmakta zorlanırlarmış. Öyle ki elekçilerden birisi İstanbul’a gider toptan elek sacı alır. Onu da bütün elekçiler araların da paylaşırlarmış. Şimdilerde elek yapmak için malzeme bulmak kolay ama elek ustaları bulmak zorlaşıyor.
Külekçiler çarşında bulunan elekçiler, kala kala üç tane kalmış. Abdulkadir usta da elekçilikte gelecek olmadığını düşünerek bırakmak istemiş. Hatta bir gün canı sıkılmış. İşi bıraktım demiş. Ancak bu ayrılığa bir hafta dayanabilmiş. Bir hafta sonra elekçiliğe geri gelmiş. Geri dönmesinde mesleğe verdiği emek, ve Külekçiler çarşısında samimi esnaf ilişkileri etkili olmuş. Kendisi bu durumu “ aramıza tuz ekmek” girdi diyerek özetliyor.
Aralarında ki “tuz ekmek” ilişkisinin desteği ile Külekçiler çarşısında elekler yapılmaya devam ediyor. Küleğin yasaklanması ile elekçiliğe dönen elekçiler, eleğe talep olduğu ve ömürleri yettiği müddetçe, unlarını eleyip eleklerini duvara asmayı düşünmüyorlar.
Hasan Mahir

Eklenen Resimler
0 Responses