şlenmemiş sığır derisinden yapılan ve
deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı olarak tarif
edebileceğimiz ÇARIK, fedakar büyüklerimizin çektiği yokluklar
karşısında ürettiği simge giyeceklerden birisidir. Kara sabanla çitf
sürerkende, vatan için cepheye koşarkende köylünün ayağında çarık vardı.
Ayran torbalarını asmak için yapılmış bir çengel askılık. Çok eski bir ev, her tarafı göçükler içerisinde olduğundan, yakından çekemedim.
Igdır'lı arkadaşımız Nusret Bey
vasıtasıyla gelen bu fotoğrafta konumuza renk kattı...Kış şartlarında
bilhassa Doğu ve Güneydoğu'da yük ve hasta taşımak için kullanılan ağaç
kızakta çok önemli bir ulaştırma vasıtasıdır. Atlar, öküzler ya da
inekler tarafından çekilen kızak; kış aylarında köylünün eli, ayağıdır.
bir zamanlar köylerde kullanılan karakovan
yüzyıllardan beri yapılan türüdür. Yurdumuzda 'Karakovan' tabir edilen
kovanlar yöreden yöreye çok değişken özellikler gösterir. Tahtadan
sandık gibi yapılan çeşitleri olduğu gibi, sepet şeklinde örülerek çamur
ve hayvan dışkısıyla sıvananları da vardır.
Değirmen
Değirmen: "İçinde öğütme işi yapılan yer; Öğütmeye yarayan araç veya
alet" (TDK) anlamında kullanılıyorsa bu resimde değirmen görünmüyor.
Görünen çarkın, bir su dolabı (bostan dolabı)na ait olduğunu düşünüyorum. Dereden alınan su çuvalların sol tarafıdaki seviyesi biraz daha yüksek olan yatağa aktarılıyor
Görünen çarkın, bir su dolabı (bostan dolabı)na ait olduğunu düşünüyorum. Dereden alınan su çuvalların sol tarafıdaki seviyesi biraz daha yüksek olan yatağa aktarılıyor
Torba: Yöresel
tezgahlarda dokunan torba köylerimizde omuz çantası olarak
kullanılmaktadır. Koyunlardan elde edilen yün fengere (iğ) denilen
aletlerle ipe dönüştürülür. Bu ipler tabiattan elde edilen kök boyalarla
boyanır. Boyanan iplikler çıkrık denilen aletlerde bükülür. Bükülen
ipliklerin çözümü ve direk denilen tezgaha yerleştirilmesinden sonra
kirkit denilen aletle dokunur. Atılan motif ilmiklerinin fazlası makasla
kesilir. Hazırlanan dokuma tek gözlü olarak dikilir.Bir kişinin 5 günde
yapabildiği torba, ilçe ve köylerinde omuz çantası olarak
kullanılmaktadır. Torba motiflerinin isimleri ise şunlardır: Zilli,
altuntaş, sarıtop, dokuzgöbek, koçboynuzu, esiranyüzü, pıtırak,
karnıyarık vb...
Heybe: Torba gibi direk denilen tezgahlarda dokunur. Malzemeleri aynıdırr. Bir metre uzunluğunda iki gözlüdür. Hayvanlarda yük taşımak için kullanılır. Ayrıca düğün, nişan, söz kesme gibi günlerde hediyelik eşyaların taşınmasında kullanılmaktadır. Torbalarda görülen aynı motifler heybede de işlenir..
Heybe: Torba gibi direk denilen tezgahlarda dokunur. Malzemeleri aynıdırr. Bir metre uzunluğunda iki gözlüdür. Hayvanlarda yük taşımak için kullanılır. Ayrıca düğün, nişan, söz kesme gibi günlerde hediyelik eşyaların taşınmasında kullanılmaktadır. Torbalarda görülen aynı motifler heybede de işlenir..
Köydeki değişime güzel bir
örnek:Öküzlerin çektiği kağnıdan, lastik tekerli at arabasına...
Çobanların köy hayatında özel bir yeri
vardır. Köylünün sürü denilen büyük ve küçükbaş hayvanlarını sabah
topluca alarak yaylıma çıkaran, akşamda geri köye teslim eden çobanlar,
dağların efendisidir. Çobanlar kış şartlarında sert soğuktan, yazında
aşırı sıcaktan etkilenmemek için "kepenek" adı verilen keçeden
yapılan özel bir elbise giyerler.Yeri gelmişken kısaca keçecilikten söz
edelim:
Orta Asya’dan bu yana göçebe hayatının bir mirası olarak süregelen keçe yapımı, yakın zaman kadar yaygı, kepenek ve koşum takımlarının parçaları olarak günlük hayatın vazgeçilmez unsuru iken giderek geçmişe gömülmeye yüz tutmuştur.Yünden imal edilen bir çeşit yaygıdır.Bu yaygıyı (Keçeyi) Üreten ve işleyene de “Keçeci” denir.Yüzyıllardan bu yana devam etmekte olan keçe kültürü bir tür elsanatıdır.
KEPENEK: Çobanlar tarafından giyilen bu keçe , beyaz **** mor yünden yapılır ve genellikle nakışsız olur. Ancak göğüs kısımlarında nakışlı olanlara da rastlamak mümkündür. Tek parça halinde yapılan , yaz günlerinde gölge sağlamasından dolayı serinlik, kışın ise sıcaklık veren çoban keçeleri dikişli ve dikişsiz olarak ikiye ayrılır. Ustalık ve özen istemesi bakımından dikişsiz türleri daha kıymetlidir.
Günümüzde çok az keçe imalathanesi kalmıştır. Mevcut keçeciler; köylerin ve turistik hatıra eşya satıcılarının siparişleriyle varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Çobanların koruyucusu keçe artık turistik eşya sınıfındandır.
Orta Asya’dan bu yana göçebe hayatının bir mirası olarak süregelen keçe yapımı, yakın zaman kadar yaygı, kepenek ve koşum takımlarının parçaları olarak günlük hayatın vazgeçilmez unsuru iken giderek geçmişe gömülmeye yüz tutmuştur.Yünden imal edilen bir çeşit yaygıdır.Bu yaygıyı (Keçeyi) Üreten ve işleyene de “Keçeci” denir.Yüzyıllardan bu yana devam etmekte olan keçe kültürü bir tür elsanatıdır.
KEPENEK: Çobanlar tarafından giyilen bu keçe , beyaz **** mor yünden yapılır ve genellikle nakışsız olur. Ancak göğüs kısımlarında nakışlı olanlara da rastlamak mümkündür. Tek parça halinde yapılan , yaz günlerinde gölge sağlamasından dolayı serinlik, kışın ise sıcaklık veren çoban keçeleri dikişli ve dikişsiz olarak ikiye ayrılır. Ustalık ve özen istemesi bakımından dikişsiz türleri daha kıymetlidir.
Günümüzde çok az keçe imalathanesi kalmıştır. Mevcut keçeciler; köylerin ve turistik hatıra eşya satıcılarının siparişleriyle varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Çobanların koruyucusu keçe artık turistik eşya sınıfındandır.
KALBUR : Ağaç kasnak tabanına,
bağırsak ve kiriş adı verilen, deri malzemeden yapılmış muhtelif
kalınlıklarda ip-iplik haline getirildikten sonra ıslak olarak elek
şeklinde örülüp geçirilmiş taneli hububat eleğidir.Tahıl türlerinin
elenip, toz toprak saman gibi yabancı maddelerden ayrılması
temizlenmesinde kullanılır. Çiftçi köylü malzemesidir. Sık kalbur,
seyrek kalbur, gözer ve çineder olarak adlandırılmış
çeşitlendirilmiştir. Kalbur yapan kimselere "Kalburcu" denilir.
GÖZER : Kalburun iri gözlü yapılmış şeklidir. İri taneli tahıl-hububat çalkanır.
ÇİNEDER :Orta kalbur ve gözer arası büyüklükte delikli kalbur çeşididir.
Fotoğrafta içteki kalbur, büyük olanı gözer.
GÖZER : Kalburun iri gözlü yapılmış şeklidir. İri taneli tahıl-hububat çalkanır.
ÇİNEDER :Orta kalbur ve gözer arası büyüklükte delikli kalbur çeşididir.
Fotoğrafta içteki kalbur, büyük olanı gözer.
Karadeniz'de bazı köylerde, buğday
saklamak için yapılan depo, ambar. Fare vb.
gibi zararlılardan buğdayı korumak ve depolamak için kullanılıyormuş.
Ağzı bir kapakla kapatılıyor. Kapağı açıp, bir merdivenle dibe kadar inmek mümkün..
Ağzı bir kapakla kapatılıyor. Kapağı açıp, bir merdivenle dibe kadar inmek mümkün..
sizin içinbir fırın yakarız.Ama sözüm olsun size en yakın zamanda taze,
(fırından çıkar çıkmaz) kargo ile göndereceğim.
Tazeliği kalmaz diye düşünmeyin bizim ekmeklerin farkı hamurunda
patates olması, haftalarca yumuşacık kalır.
Fırın, ekmekten önce tavını alması için (kavurucu alevini alması) önce hamurdan pideler yapılır. Önceden hazırlanan iç (soğan-patates salatası, şeker, ceviz, kıyma) pidelerin içine konur, misafirlere-ev halkına ikram edilir. Ekmekler çıkıktan sonra fırın sahibine ve ihtiyacı olanlara birer -ikişer ekmek hediye edilir. Hala devam eden bu geleneklerimiz, köylerimiz için geçim kaynağı, ekmek ocağı, misafirlerimize ikramlık bereket sofrası olmuştur.
Bir fırın yakılır,
ilk önce misafirler düşünülür ve pideler (Kastamonu kır pidesi) ikram yapılır.
Daha sonra evimiz için soframızın vazgeçilmezi temel gıda ekmekterimiz yapılır.
En sonra ise ekmekler çıktıktan sonra köylü öğün yemeklerini pişirmeleri için köylüye haber salınır. Köylü cabada (toprak yemek pişirme kabı) hazırlamış oldukları (keşkek, nohut, et, fasulye, kabak talısı) evdeki malzeme fırına sürelür. 12 saat sonra yemekler pişmiş vede sofraya gelmek için hazır bir durumda olur. Dağ, bahçe, tarlada çalışan köylü kadını için akşama fırında kendiliğinden pişen yemek kadar büyük bir nimet yoktur. Bunun içinde köyde her akşam bir fırın yanar. Ve bununla birlikte kişi komşusunuda ateşinden nasiplendirmiş olur.
Özellikle Ramazan ayında sahurda yakılan fırına sabah sürülen yemekler akşam iftardan yarım saat öncesinde çıkartılır. Fırın başında tüm köylü toplanır, herkes birbirinin hatrını sorar, birbirlerinin haberlerini alırlar. Eğer ihtiyacı olan var ise yemekler paylaşılır. Fırına gelemeyen kişilere ise köyün gençleri ihtiyaçlı kişilerin evlerine gönderilir.
Küçücük bir fırın ateşinin insanlarımızı muhabbetle, yardımlaşmayla, paylaşmayla, sevgiyle, saygıyla pişirdiğini görmek beni mutlu ediyor.
Şimdi ikinci aşama, ekmekler fırında
Umarım bu geleneklerimiz devam ettirilir.
Fırın, ekmekten önce tavını alması için (kavurucu alevini alması) önce hamurdan pideler yapılır. Önceden hazırlanan iç (soğan-patates salatası, şeker, ceviz, kıyma) pidelerin içine konur, misafirlere-ev halkına ikram edilir. Ekmekler çıkıktan sonra fırın sahibine ve ihtiyacı olanlara birer -ikişer ekmek hediye edilir. Hala devam eden bu geleneklerimiz, köylerimiz için geçim kaynağı, ekmek ocağı, misafirlerimize ikramlık bereket sofrası olmuştur.
Bir fırın yakılır,
ilk önce misafirler düşünülür ve pideler (Kastamonu kır pidesi) ikram yapılır.
Daha sonra evimiz için soframızın vazgeçilmezi temel gıda ekmekterimiz yapılır.
En sonra ise ekmekler çıktıktan sonra köylü öğün yemeklerini pişirmeleri için köylüye haber salınır. Köylü cabada (toprak yemek pişirme kabı) hazırlamış oldukları (keşkek, nohut, et, fasulye, kabak talısı) evdeki malzeme fırına sürelür. 12 saat sonra yemekler pişmiş vede sofraya gelmek için hazır bir durumda olur. Dağ, bahçe, tarlada çalışan köylü kadını için akşama fırında kendiliğinden pişen yemek kadar büyük bir nimet yoktur. Bunun içinde köyde her akşam bir fırın yanar. Ve bununla birlikte kişi komşusunuda ateşinden nasiplendirmiş olur.
Özellikle Ramazan ayında sahurda yakılan fırına sabah sürülen yemekler akşam iftardan yarım saat öncesinde çıkartılır. Fırın başında tüm köylü toplanır, herkes birbirinin hatrını sorar, birbirlerinin haberlerini alırlar. Eğer ihtiyacı olan var ise yemekler paylaşılır. Fırına gelemeyen kişilere ise köyün gençleri ihtiyaçlı kişilerin evlerine gönderilir.
Küçücük bir fırın ateşinin insanlarımızı muhabbetle, yardımlaşmayla, paylaşmayla, sevgiyle, saygıyla pişirdiğini görmek beni mutlu ediyor.
Sıcacık..Fırından yeni çıktı. Şimdi bize
düşen sıcacık ekmeğin içine mis gibi köyümün tereyağı
Köyümün ekmeğinin bir özelliğide hamurunu yoğururken katılan patatesten dolayı haftalarca yumuşak kalması ve porlanmaması (küflenmemesi).
Köyümün ekmeğinin bir özelliğide hamurunu yoğururken katılan patatesten dolayı haftalarca yumuşak kalması ve porlanmaması (küflenmemesi).
Ellerine sağlık bunlarda bizim köyümüzün
ve anneannemin ellerinden hamuru patatesle yoğrulmuş köy ekmekleri
Arkadaşlar size çam bardak bulamadım ama
belki bildiğiniz eskiden güğüm yada ibrik yerine kullanılan ağaç testi
var elimde umarım seversiniz. Bayağı eskimiş. Tamir olacak. Fonu
beğenmediğim için resmin fonunu photoshop ile değiştirmek zorunda
kaldım. Ama testi orjinal. Birleşim yerinden ayrılmış, tamir olacak.
Koyun kırkma/kırpma makası,
"kırkma makası" hakkında bidiklerimi aktarayım. Bu makasın özel adı KIRKLIK 'tır. Koyun, keçi, deve, Ankara tavşanı, gibi hayvanların ticari değeri olan tüylerinin kırpılması yanında, tüylerinin ticari değeri olmayan (at, eşek, köpek gibi) hayvanların bakımı sırasında, tüylerinin kesilmesi gerektiğinde de kullanılır.
"kırkma makası" hakkında bidiklerimi aktarayım. Bu makasın özel adı KIRKLIK 'tır. Koyun, keçi, deve, Ankara tavşanı, gibi hayvanların ticari değeri olan tüylerinin kırpılması yanında, tüylerinin ticari değeri olmayan (at, eşek, köpek gibi) hayvanların bakımı sırasında, tüylerinin kesilmesi gerektiğinde de kullanılır.
Orak , tırpan gibi ekin , ot v.b biçmek
için kullanılan el aletlerinin ağzı biçim yaptıkça körelir ve sık sık
bilemek gerekir. İşte o nedenle biley taşı da orak ve tırpanın ayrılmaz
bir parçasıdır.
Serander Doğu Karadeniz Bölgesi'nde
genelde kiler ya da tahıl ambarı olarak kullanılan tahtalardan yapılan
dört veya daha fazla direkli küçük evdir.
Seranderler, dört veya daha fazla direk üzerine oturtulur ve serandere çıkmak için herhangi ek bir merdiven yapılmaz. Kişi serandere çıkacağı zaman merdiveni serandere dayar ve öyle çıkar, çünkü yabani hayvanların girişi ve çıkışı önlenmeye çalışılmıştır.
Seranderlerin direkleri 100 yıl önceye kadar ardıç ağaçlarından yapılırdı. Şu an ise bunun için özel bir ağaç seçilmemektedir.
Bu serander direklerinin ardıç olması ve karadeniz kemençesinin en güzel ses tınısını serander ardıç direklerinde bulması nedeniyle, kemençe yapımında eski serander direkleri kullanılır, ama günümüzde ardıçtan yapılan serander direğine rastlamak çok düşük bir ihtimaldir. Eski yıkılan seranderlerin direkleri genelde kemençecilerin alımına uğramıştır.
Seranderler, dört veya daha fazla direk üzerine oturtulur ve serandere çıkmak için herhangi ek bir merdiven yapılmaz. Kişi serandere çıkacağı zaman merdiveni serandere dayar ve öyle çıkar, çünkü yabani hayvanların girişi ve çıkışı önlenmeye çalışılmıştır.
Seranderlerin direkleri 100 yıl önceye kadar ardıç ağaçlarından yapılırdı. Şu an ise bunun için özel bir ağaç seçilmemektedir.
Bu serander direklerinin ardıç olması ve karadeniz kemençesinin en güzel ses tınısını serander ardıç direklerinde bulması nedeniyle, kemençe yapımında eski serander direkleri kullanılır, ama günümüzde ardıçtan yapılan serander direğine rastlamak çok düşük bir ihtimaldir. Eski yıkılan seranderlerin direkleri genelde kemençecilerin alımına uğramıştır.
Evet Derya Hanım, kuyunun suyu yaz-kış
soğuk olduğu için "soğukkuyu" deniyor ama kara lastik yazın ayağı yakar.
KARA LASTİK
Başka isimleri de var kara lastiğin ; CİZLAVET en çok kullanılanı. Ankara (Angara) lastiği de deniyor.
KARA LASTİK
Başka isimleri de var kara lastiğin ; CİZLAVET en çok kullanılanı. Ankara (Angara) lastiği de deniyor.
Fotoğraf Bulgaristan'da yaşayan Türk
Köylülerine ait. Arkadaki gölgelik bizim GÜMELE dediğimiz korunak.
Kıyafetler ve önlerindeki kap kacak "ben Anadoluyum" der gibi...
Köylerde ürünlerin taşınması? Ne manada pek anlayamadım sanırım.
Ürünler, tarladan toplanıp evlere taşınırken, çok eskilerde, pala ****
don dediğimiz, köylülerin ıstarda kendilerinin dokuduğu, kalın bir
kumaş parçası ile taşınırdı. Bunu ise, kağnın üzerine dikilen direkler
aracılığı ile, örülen don **** pala bu direklere gerilerek yapılırdı.
Daha sonraları ise, traktör devri başladı. Traktör römorkuna, adına
karaçav denilen tahtadan yapılmış bir edevat takılarak, ürünler tarladan
eve taşınır. Sizin bahsettiğiniz, toprak kabı ben hiç duymadım. Bu
konuda, Sayın Metin Y'nin size daha doğru bilgiler vereceğini
düşünüyorum. Pek faydalı olamadım, kusura bakmayın. Ama bende bir
taraftan sorduğunuz soruyu araştıracağım.
Köylerde tarım ürünlerinin taşınmasında kullanılan bir kap varmış. Otsu bitkiler köklerinden sökülüp dövülerek terbiye edilirmiş. Sonra topraktan yapılan kalıpların içine dökülüp üzerine ağırlık konularak 2-3 gün bekletilip hazır hale getirilirmiş. Bu kabın adını biliyor musunuz? Hiçbir yerde bulamadım. En son sitenizi buldum. Burada şu an bulunduğum konuda tarım aletlerinin anlatıldığını görünce bilginiz olabileceğini düşündüm. Şimdiden teşekkür ederim yardımlarınız için.
Köylerde tarım ürünlerinin taşınmasında kullanılan bir kap varmış. Otsu bitkiler köklerinden sökülüp dövülerek terbiye edilirmiş. Sonra topraktan yapılan kalıpların içine dökülüp üzerine ağırlık konularak 2-3 gün bekletilip hazır hale getirilirmiş. Bu kabın adını biliyor musunuz? Hiçbir yerde bulamadım. En son sitenizi buldum. Burada şu an bulunduğum konuda tarım aletlerinin anlatıldığını görünce bilginiz olabileceğini düşündüm. Şimdiden teşekkür ederim yardımlarınız için.
"Trabzon Araklı Yaylalarından bir ev.
Bu evler buzdolabı gibi yağ ve peyniri 1 yaz boyunca ve gelecek yıla bozulmadan muhafaza ederler,
çatılarındaki taşlar krimitlerin rüzgardan uçmaması için kullanılır"
Fotoğrafda, bu anlatımda, Kemal Kahramana ait.
F
F
F
F
F
F
F
ÇOTURA : Çankırı ve
yöresinde; genel olarak çam ağacından oyularak yapılan su testisi
Seten, seten taşı, dink.
Sivas, Doğanşar, Eskiköy, 18/07/2008
Seten, seten taşı, dink.
Sivas, Doğanşar, 20/07/2008
Seten: Resimdeki dik duran kısım bir yada iki hayvanla çekilen ve çekilirken dönen bir parça. Diğer parça da zaten tava yada tabak kısmı.
Bulgurluk buğday tava ya doldurulduktan sonra, diğer taş döndürülerek, buğdayın kepeği alınır. Kepeği alınan buğday daha sonra kırma makinesine gidecek ve bulgur olacaktır artık.
Gördüğü iş sizin görüntülediğiniz dibek ile aynıdır.
Kaynatılmış ve kurutulmuş bulgurluk buğdayın kabuğundan (kepeğinden) ayrılmasında kullanılır. Aşure veya çorba yapınımda kullanılan, döğme (yarma, gendime, gendirme, aşlık, aşurelik ) yapılacak buğday da çiğ olarak bu gereçlerde işlenerek, kabuğundan ayrılırdı. , , Kendi Avsar Köyümüzden Dübek tasi, ,
Bu arac gerecleri Görünce duygulanmamak mümkün degil,Babamin görevi nedeniyle(ilkokul ögretmeni ,1963 mezunu babam ,1943 dogumlu kendisi ) köy köy dolastik,cocuklugumda hep bunlarin yapilisina sahit oldum,cok mesakatli cileli islemlerden geciyor.Hatda kendi arabami bile ozamanlar ben kendi yaptim,cam agacindan tekerlek kestik 4 adet ve dingili vs hepsi var üzerinde tahtasi,tavuk kanadiyla tüyüyle kara yaga bandirilmis sekilde tekerlerini yaglardik,ondan sonra tepeden asagiya sal gitsin :-) ,patlangoz vardi gürgen agacindan delerdik ortasini,piynar agacindan silgisini yapardik ve birde ardic buldukmu Allah degmeyin keyfimize :-) simdi kiyida kösede darmadagin olmus parcalanmis hallerini görüyoruz köylerimizde.Öküz arabasini,pullugu,boyundurugu,ögendereyi,isirani,h amur teknelerini,saman cekmeyi,düven dönmeyi unutdurmamak adina cok güzel olmus elerinize ve emeklerinze saglik,en cok sevdigim kücük bir un degirmeni vardi üst basinda göl gibi havuzu vardi suyu ordan salarlardi ve taslar dönmeye baslardi bugdaylar ögtülür yeniden KIL cuvala konur essege sarilir yüklenir ve ambara götürülürdü.Okadar cok sey varki say say bitmez,iyiki o günleri görmüsüm,yilanini ciyanini ,semersiz esekten düsüp kolumu kirmisim :-) güzelgünlerdi..,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)